• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

EFEMERA-KİTAP-FOTOĞRAF-OBJE-OYUNCAK MÜZAYEDESİ

28 HAZİRAN 2024 CUMA saat 20.00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 20:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır.  Komisyon Oranı: %20 Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 1 haftadır.

  • Kategori: Efemera
Lot: 309 » Efemera

TIP TARİHİ

Doktor Hafız Cemal iki dilde antetli ve kendisinden ıslak imzalı 1931 tarihli reçete,

Bir Kıbrıs Türkü olan Hâfız Cemal, 1874’de Baf’ta doğar. Orada ilkokulu ve Darülirfan medresesini bitirir. Küçük yaşta Kur’ân-ı Kerim’i hıfzettiği için isminin önüne “Hâfız” unvanı eklenir. Ailesini erken yaşta kaybeden Hâfız Cemal dayısıyla birlikte Beyrut’a gider, burada okuduğu Kur’ân-ı Kerim ve güzel sesiyle Beyrut Valisi Aziz Efendi’ye tavsiye olunur. İstanbul’a gönderilir, Çengelköy Tıbbıye İdadisi’ni ve 1910’da Askeri Tıbbıye’yi bitirir.

İstanbul ve Tıbbıye tecrübesinin ardından bir Jön Türk sempatizanı olur. Yemen’e sürüleceğini anlayınca Tıbbiye’den diplomasını alamadan yurt dışına, Avrupa’ya kaçar, üç yıl burada meslek ve hayat bilgilerini artırır. 1904 yılı sonbaharında İngiliz yönetimi altında bir Osmanlı toprağı olan vatanına, Kıbrıs adasına gelir. Vatanı ve Kıbrıs Türkleri için bir şeyler yapmak, onları çağın gerektirdiği bilgilerle ve maddî-mânevî imkânlarla eğitmek ister. Kıbrıs Türk kültür tarihçisi ve araştırmacısı Harid Fedai, Dr. Hâfız Cemal (Lokmanhekim) in 1909’da, Lefkoşa’da basılan “Kıbrıs Osmanlılarına Mahsûs Son Hediye-i Acizânem veyahut Kıbrıs’ta Geçen Dört Senelik Tarih-i Hayatım” adlı hatıratını yeni yazıya aktarıp değerlendirmiştir.

Dr. Hâfız Cemal girişimci bir rûha sahiptir. Ada Türklerinin eğitilmesi, teknik okulların açılması, yabancı dil öğretimi, doktorluk, halkı bilgilendirici broşürler hazırlanması, sağlık ve eczacılık alanlarındaki girişimleri ve basın-yayıncılığı hep Kıbrıs Türklerini kalkındırmaya yöneliktir. Adada vaktiyle valilik yapan şair Ziya Paşa ve Magosa sürgünü Namık Kemal’den sonra adadaki Türklerin her alanda Rumlardan geri kaldıklarını görerek, şahsî çabalarıyla onları yükseltmeye çalışan üçüncü isim, Dr. Hâfız Cemal’dir.

“Kıbrıs Cemiyet-i Hayriye-i İslâmiyesi”, “Kıbrıs Sanayi Mektebi”, “Osmanlı Gece Mektebi”, “Osmanlı Lisân Mektebi”, haftalık “İslâm” matbaası ve dergisi, “İslâm Kütüphanesi Yayınları” gibi kurum, kuruluş ve faaliyetler onun eseridir.

Halka okuma yazma, okuma yazmayı bilenlere ise Fransızca, İngilizce ve Rumca öğretmek amacıyla açtığı “Osmanlı Gece Mektebi ile Osmanlı Lisân Mektebi”, çağın gereklerini fark etmiş bir aydının girişimleridir. Harid Fedai’nin hazırladığı ve Dr. Hâfız Cemal’in “Kıbrıs Sanayi Mektebi” adlı kuruluşunu tanıtan aynı adlı kitapta onun Jön Türklüğü ile ilgili sahnelere rastlamak mümkündür. Kurduğu mektebin öğrencileri, hazırladıkları ürünleri ders yılı sonunda sergiler ve Dr.Hafız Cemal’in başını çektiği mahalle ve çarşıları gezerler. Bu gezilerde üzerinde II. Meşrutiyet devriminin dövizleri olan, “Adalet-Musavat-Uhuvvet” yazılı bir Osmanlı bayrağı taşınır.

Dr. Hâfız Cemal’in adada, Kıbrıs Türkleri için uyguladığı eğitim ve kalkınma programının içeriğinde “halka yabancı dil öğretilmesi, teknik okullar açılması, sağlık ve eğitim alanında insan yetiştirilmesi, kitap ve gazete aracılığıyla halka çağın gerekli bilgilerinin öğretilmesi” gibi hususlar bulunur ki, bunlar 1908 II. Meşrutiyeti’ni gerçekleştiren Jön Türklerin İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ideal, fikir ve programlarıyla örtüşmektedir. Bir başka ifadeyle onların Kıbrıs ayağının girişimcisi ve uygulayıcısı Dr. Hâfız Cemal olmuştur. O, adada siyasetle değil de halka hizmet, eğitim ve sağlık işleri yoluyla Jön Türklerin görüşlerini ve kalkınma programını uygulamaya çalışır.

Dr. Hafız Cemal, 1909 tarihinde Kıbrıs’tan, yurduna, İstanbul’a döner. Birinci Dünya Savaşı esnasında Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nde çalışan Dr. Hafız Cemal Filistin ve Balkan cephesinde Osmanlı ordusunda doktorluk yapmıştır.

Dr. Hâfız Cemal nam- diğer Lokmanhekim,1936 yılından itibaren İstanbul’da “Lokmanhekim” adlı bir dergi çıkartmıştır. Bu dergilerde halkı sağlığının her konusunda uyarıcı eğitici yayınlar yapmıştır. Hafız Cemal ayrıca zaman buldukça Anadolu’yu dolaşmış yılda bir kez belli dönem vatanı Kıbrıs’a gitmiş, halkı aydınlatan, kitap ve broşürler basmıştır.

Dr Hafız Cemal Lokmanhekim 1949 yılında Sigara (Tütün ) ile mücadele etmek için SARIAY CEMİYETİ” ni kurmuştur. SARIAY Dünya’ da sigaraya karşı kurulan ilk dernektir. Dernek Sarıay adlı dergiyi yayınlayarak tütün konusunda halkın ve doktorların bilinçlenmesine büyük katkı yapmıştır.

Dr. Hâfız Cemal 1967’de vefat etmiştir.

Detaylar
Lot: 384 » Efemera

İttihat ve Terakki Cemiyeti kurucularından Şehid-i Hürriyet İSHAK SÜKUTİ merhumunun İtalya’dan getirilen naaşının Galata’da Yeraltı Camii Şerifinden kaldırılması ile ilgili, heyet namına Doktor İbrahim imzalı.

İshak Sükûti [1868-1902]

Diyarbakır'da doğan Sükûtî, Kuleli Askerî Tıbbiye İdadisinden mezun olduktan sonra, 1887’de Sarayburnu’ndaki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye kaydoldu. Burada, arkadaşı İbrahim Temo ile birlikte, daha sonraları İttihat ve Terakki Cemiyeti olacak, illegal bir örgüt kurdular. Tahsilini tamamlayarak, tabip yüzbaşı oldu. Haydarpaşa Tatbikat Hastanesi’nde çalışırken II. Abdülhamid yönetimine karşı çıktı. Etkinlikleri öğrenilince Rodos Kalesi’ne sürüldü. Buradan kaçarak Paris’e yerleşti. Sonrasında ise İsviçre'ye geçti. 1897’de Abdullah Cevdet, Edhem Ruhi, Tunalı Hilmi, Ahmed Nuri, Mustafa Ragıp gibi arkadaşlarıyla birlikte Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Cenevre Şubesi’ni kurdu. Burada "Osmanlı" gazetesini yayınlamaya başladı. Aynı yıl, cemiyetin Kahire Şubesi’nin kurulmasına da öncülük etti. Hükûmet bu çalışmalardan tedirgin oldu. Vazgeçerlerse onlara mesleklerine uygun görevler verileceğini belirtti. İshak Sükûti ve arkadaşları, Trablusgarp’taki 78 siyasi tutuklunun serbest bırakılması karşılığında bu öneriyi kabul etti. İshak Sükûti anlaşma uyarınca Roma Büyükelçiliği’nde doktorluk görevi aldı. Düzensiz hayat tarzı Sükûtî’nin esasen zayıf olan bünyesini epeyce sarstı, vereme yakalandı. Hava değişimi için gittiği San Remo’da 9 Şubat 1902’de öldü. Bu tarihten yedi yıl sonra Sükûtî’yi hiç tanımamış olmakla birlikte onun hayranlarından olan Rızâ Nur bizzat Avrupa’ya giderek kemiklerini İstanbul’a getirdi ve Divanyolu’ndaki Sultan II. Mahmud Türbesi’nin yanına gömülmesini sağladı.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 7
sonraki