Eğitim Tarihi

Yazar Nihal Atsız'ın Boğaziçi Lisesi'nde Edebiyat Öğretmenliği yaptığı 1943-44 yılı mezuniyet hatırası, 14x19 cm

Nihal Atsız 1905 yılında doğmuş, ilk öğrenimini Kadıköy’deki Fransız ve Alman okullarında , orta öğrenimini ise Kadıköy ve İstanbul Sultânîsi’nde tamamlamış, 1922’de imtihanla Askerî Tıbbiye’ye girmiştir. Bu dönemde Türkçülük fikrinin etkisi altına girmeye başlamış, Ziya Gökalp'in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine karşı olan öğrencilerle kavga ettiği için okul yönetimi tarafından cezalandırılmıştır. Milliyetçi duygularının tepkisi yüzünden aldığı bir disiplin cezası dolayısıyla üçüncü sınıfta iken Askeri Tıbbiye'den atılmıştır.

Okuldan atıldıktan sonra kısa bir süre Kabataş Erkek Lisesi'nde yardımcı öğretmenlik, gemi kâtip muavinliği gibi geçici bazı işler yapmıştır. Türk tarihi ve edebiyatı ile ilgili araştırmalara merak sarıp 1926’da Edebiyat Fakültesi’ne kaydolmuştur. Kaydından hemen sonra askere alınmış, Taşkışla’da vatanî hizmetini tamamlamıştır. Fakülteye dönmüş ve onunla birlikte devam ettiği Yüksek Muallim Mektebi’nden 1930’da mezun olmuştur. Hocası Fuad Köprülü tarafından Türkiyat Enstitüsü’ne asistan olarak alınmış, kısa bir süre sonra çıkarmaya başladığı "Atsız Mecmua"daki milliyetçi mücadele yazıları ile kısa zamanda kendisini tanıtan Atsız’ın bu devreden itibaren Türklük ve milliyetçilik davası uğrunda çilelerle geçen mücadele hayatı başlamıştır.

Mehmet Fuad Köprülü, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de içinde bulunduğu bir kadro ile yayın hayatına atılan "Atsız Mecmua" devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok tesir yaratan Türkçü bir çığır açmış, âdetâ Cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü olmuştur.


"Atsız Mecmua"da Dârülfünun’daki liyakatsiz hocalar hakkında yazdığı yazı, Maarif Vekili Reşid Galib'in dikkatin çekmiş, Edebiyat Fakültesi Dekanı'na baskı yaparak Atsız'ın üniversite asistanlığına son verdirmiştir.

Malatya Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin edilmiş kısa süre sonra ise Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliği ile görevlendirilmiştir. Burada "Atsız Mecmua"nın devamı mahiyetindeki aylık Türkçü dergi "Orhun"u çıkarmış ancak 9 sayı yayınladıktan sonra Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılmıştır.

Bu süre zarfında öğretmenlik görevlerine devam eden Atsız 1943 yılında "Orhun" dergisini yeniden yayınlamaya başlamıştır. Devrin başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na hitaben Türkiye’de gittikçe artan komünist faaliyetleri ve Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki himaye gören komünistler hakkında yayımladığı açık mektubu  yurt çapında akisler uyandırmış, dergi bir kez daha Bakanlar Kurulu kararı ile kapanmıştır. Bunun üzerine kaleme aldığı ikinci mektubunda istifaya çağırdığı Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından da Atsız’ın hocalığına son verilmiştir.

Aynı mektupta kendisinden “vatan hâini” diye bahsettiği Sabahattin Ali aleyhinde açtığı dava açmıştır. Dava için Ankara'ya gelişi Türkçü gençler arasında büyük bir heyecan dalgasına sebep olmuş, ikinci duruşmanın yapıldığı 3 Mayıs 1944 günü Atsız ve milliyetçilik lehine gösterilerin daha da büyümesi üzerine yüzlerce kişi tutuklanmıştır. Dava sonucunda 6 ay hapis cezasına çarptırılmış, ceza ertelenmiş, mahkemenin kapısından çıkarken tevkif edilmiştir.

Devrin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 19 Mayıs 1944 gençlik bayramı nutkunda şiddetle suçladığı Atsız ve arkadaşları hükümete karşı darbe hazırlamak iddiasıyla İstanbul’da Birinci Sıkıyönetim Mahkemesi önüne çıkarılmış, yaklaşık 6 ay süren yargılama sonucu 6.5 yıl ağır hapis cezasına mahkum edilmiştir. Ancak Askerî Yargıtay’ın diğer tutuklularınki ile birlikte kararı baştan başa bozması üzerine tahliye edilmiştir. İkinci Sıkıyönetim Mahkemesi’nde tekrar görülmeye başlayan dava bütün sanıkların toptan beraatiyle sonuçlanmış, bu dava adlî tarihine “Irkçılık-Turancılık Davası” olarak geçmiştir.

Yaklaşık iki seneyi aşkın iş bulamayan Atsız, sınıf arkadaşlarından Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu Millî Eğitim Bakanı olunca Süleymaniye Kütüphânesi'ne tayin edilmiştir. Burada emekliliğini isteyene kadar 17 yıl çalışmıştır. 1964 yılında "Ötüken" dergisini çıkarmaya başlamış, ölünceye kadar da yayın hayatını bu dergi ile sürdürmüştür. Memlekette gittikçe hız kazanan bölücülük hareket ve tertiplerini açıklayan bir seri yazı yüzünden, hakkında açılan dava sonunda Yargıtay’ın kararı bozmasına rağmen, kararında ısrar eden mahkemece oy çokluğu ile on beş ay hapse mahkûm edilmiştir. Sağlık durumunun hapishane şartlarına elverişli olmadığı hakkındaki hastahane raporuna bakılmaksızın Toptaşı Cezaevi’ne konulmuş, milliyetçi aydın çevrelerin harekete geçmesi ve yağan protesto telgrafları üzerine Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından cezası affedilerek iki buçuk ay kadar hapis yattığı Bayrampaşa Cezaevi’nden 1973 yılında tahliye edilmiştir. 

1975 yılında geçirdiği kalp krizi yüzünden vefat eden Nihal Atsız, inandığı dava yolundaki mücadeleleri, bu gaye peşinde kırk sekiz yıl boyunca çalışan kalemi, kendisini Türkçü düşünüşün Cumhuriyet yıllarında en kuvvetli temsilcisi ve önderi yapmıştır.