Bahriye Nazırı Mahmut Muhtar Paşa'nın kartviziti

10x7 cm

Babası imparatorluğun son dönemlerinin meşhur kumandanı Ahmed Muhtar Paşa'ydı. Paşa kısa bir müddet için sadrazamlık da yapmış ve oğlu Mahmud Muhtar'ı Bahriye yani Denizcilik Bakanı olarak kendi kabinesine alınca hükümete ‘‘baba-oğul kabinesi’’ adı takılmıştı. Mısır hanedanından Prenses Nimetullah'la evliydi. Bir ara Aydın'a vali oldu, derken büyükelçi olarak Berlin'e gönderildi. Cumhuriyetin ilânından sonra devlet görevinden ayrıldı ve Fenerbahçe'deki köşküne çekildi. Mahmud Muhtar Paşa'nın başı seneler sonra işte sadece birkaç ay süren bu Denizcilik Bakanlığı sırasındaki bir icraatı yüzünden derde girecek ve Yücedivan'da mahkum edilecek olan Paşa küsecek, Türkiye'den ayrılıp Mısır'a yerleşecekti... Hadise 1912 senesinden kalmaydı. O zamanki adı ‘‘Seyrüsefain İdaresi’’ olan Denizyolları, ‘‘Times Iron Works’’ isimli bir İngiliz şirketine gemi sipariş etmiş ve ilk taksit olarak 20 bin altın ödemişti. Para gönderilmişti ama şirketten teminat alınması gerektiğini hatırlayan olmamıştı. Derken ‘‘Times Iron Works’’ bir güzel iflâs etti ve yollanan avans da uçtu gitti... Aradan tam 15 sene geçti ve 1927'ye gelindi. Türkiye'de artık Cumhuriyet ilân edilmiş, yeni bir devir başlamıştı ve Londra'ya yollanan 20 bin altın konusu, Osmanlı zamanının hesaplarını inceleyen komisyonlardan birinin dikkatini çekti. Komisyon Denizyolları'ndaki hesap açığını bir türlü kapatamınca ‘‘Zararın sorumlusu zamanın Bahriye Nazırı Mahmud Muhtar Paşa'dır’’ deyip topu mahkemeye attı. Önce İstanbul Asliye Mahkemesi'nin 3. Hukuk Dairesi ve hemen arkasından da Yargıtay ‘‘Zarardan Paşa'nın sorumlu olmadığı’’ kararına vardı ama Denizyolları kasasından çıkan 20 bin altını geri almaya azmetmişti ve konu bu defa Ankara'ya, Millet Meclisi'ne taşındı. Başkanlığını Muğla Milletvekili Yunus Nadi'nin yaptığı Anayasa ve Adalet Komisyonları da Paşa'yı suçlu bularak Yücedivan'a sevkediverdi... O zamanlarda Anayasa Mahkemesi henüz kurulmamıştı. Yücedivan Yargıtay'la Danıştay üyelerinden meydana gelir, ‘‘Divân-ı Álî’’ adını alır ve siyasilerin yargılanması bu mahkemede yapılırdı. Mahmud Muhtar Paşa'nın davasına da ‘‘Divân-ı Álî’’de bakıldı. Mahkeme 1929''un 29 Haziran'ında Eskişehir'de toplandı, yargılama dört ay devam etti ve karar 3 Kasım'da açıklandı: ‘‘Times Iron Works’’ şirketiyle beraber batan 20 bin altın teminat mektubu alınmada gönderildiği için suç işlenmişti. Sorumluluk zamanın Bahriye Nazırı olan Mahmud Muhtar Paşa'ya aitti ve Paşa sözkonusu 20 bin altının tamamını devlete ödemeye mahkum edildi... Karardan hemen sonra, Paşa'nın Türkiye'deki bütün mallarına haciz kondu. 20 bin altın, dört yıl boyunca bu mallardan getirdiği kiralardan tahsil edildi. Paşa ise küstü, karısı Prenses Nimetullah'la beraber Mısır'a gidip Kahire'ye yerleşti ve Türkiye'ye bir daha dönmedi. Hayata 1935'te İskenderiye'den Napoli'ye giden bir yolcu gemisinin birinci mevki kamarasında geçirdiği kalp krizi neticesinde vefat etmiştir