Birinci Dünya Savaşı'nda Medine'yi savunan "MEDİNE KAHRAMANI" - 'ÇÖL KAPLANI" olarak tarihe geçen FAHREDDİN PAŞA ve Cebel Şammar Emiri Suud bin Abdülaziz ve maiyeti ile birlikte MEDİNE-İ MÜNEVVERE'de çekilmiş fotoğrafı, 1918 tarihli
Arkasında Osmanlıca "1334 Medine-i Münevvere hatıratından Medine Müdafii Fahreddin Paşa ile İbn Mesud ve maiyyeti" yazılı. 14x11 cm
Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Şerif Hüseyin İsyanı'nda zor şartlar altında Medine'de yönettiği iki yıl yedi ay süren Medine Müdafaası ile tanınmaktadır. "Medîne Müdâfii", "Türk Kaplanı", "Çöl Kaplanı", "Medine Kahramanı" lakaplarıyla anılır. I. Dünya Savaşı başladığında 4. Ordu'ya bağlı 12. Kolordu komutanı olarak Musul'da bulunuyordu. 1915 yılında 4. Ordu komutan vekilliğine getirildi. Bu bölgede iken hem tehcire tabî tutulan Ermenileri yerleştirmesiyle ilgilendi hem de Urfa, Zeytun, Musadağı ve Haçin'deki Ermeni isyanlarını bastırdı. Medine Kuşatması'ndan sonra savaş esiri olarak önce 27 Ocak 1919 tarihinde Mısır'a daha sonra da 5 Ağustos 1919 tarihinde Malta'ya sürgün edildi.[2] Sürgün sırasında savaş suçlularını yargılamak üzere İtilaf Devletleri tarafından İstanbul'da kurulan Kürt Nemrut Mustafa Paşa Divân-ı Harbî adı verilen mahkemece ölüme mahkûm edildi.[4] Ancak Ankara Hükümeti'nin gayretleriyle 8 Nisan 1921 tarihinde Malta'dan kurtulduktan sonra Eylül 1921 tarihinde Türk Kurtuluş Savaşı'na katılmak üzere Ankara'ya geldi. Başkomutan Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Güney Cephesi'nde Fransız Ordusu'na karşı savaşan Türk kuvvetlerini birleştirmekle görevlendirildi. Fransızlarla Ankara Antlaşması'nın imzalanmasıyla güneyde savaş sona erince 9 Kasım 1921 tarihinde TBMM tarafından Kabil Büyükelçiliği'ne atandı. Türk-Afgan dostluğunun gelişmesinde önemli rol oynadı. 1916 yılında 4. Ordu komutanı Cemal Paşa tarafından Medine'deki Hicaz Seferi Kuvvetleri komutanlığına atandı. İngilizlerin desteğinde isyana girişen Şerif Hüseyin ordusuna karşı kısıtlı imkânlara rağmen yaptığı Medine Müdafaası büyük takdir topladı.
Saūd bin Abdülaziz el-Reşid Cebil Şammar'ın 10. Emiriydi. Ebeveynleri Abdulaziz bin Mutib ve Fatma Al Zamil idi. Gençliğinde, amcası Emir Sultan bid Hammud'un suikast girişiminden kurtuldu. Emir olduğunda 10 yaşında olduğu için 1914[1] yılına kadar annesi Fatma Al Zamil ve anne tarafından Al Sabhan ailesinden akrabaları naib olarak, yasaya göre Saud'un yerine emirliği yönettiler. Arap Ayaklanması sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile aynı tarafta kaldı ve Osmanlı'ya karşı ayaklanmayan tek Arap hanedanlık oldu. Osmanlı imparatorluğu Mondros Ateşkes Antlaşması ile silah bırakınca İngilizlerle ittifak kurmuş olan Suud Hanedanlığına karşı güçleri azaldı. 1920'de kuzeni Abdullah bin Talal tarafından öldürüldü. Onun dul kalmış eşlerinden ikisi yeniden evlendi ve Norah binti Hammud El Sabhan İbn Suud'un sekizinci eşi olurken Fehda binti Asi bin Şurayim Al Şuraym, İbn Suud'un 9. Eşi ve Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın annesi oldu.
Paylaş